15 Ağustos 2017 Salı

Bioderma Photoderm AKN Mat & La Roche Anthelios XL



Herkese Merhaba,

Sıcağıyla asfalt eriten güneş bize neler yapmaz ki 😂 diye düşünerek şu görmüş olduğunuz 2 koruyucuyu yaz başından beri yanımdan ayırmıyorum ve bugün bunlardan biraz bahsetmek istiyorum. Aslında uzmanlar, özellikle yüz bölgesinde 12 ay kullanım öneriyor fakat ben hala bu kullanımda yazlıkçıyım inşallah kışa da alışacağız.


Benim yağlı cildime uygunluğuyla ilgili araştırmalarım sonucu tercihim La Roche-Posay ve Bioderma oldu.


Öncelikle Bioderma Photoderm AKN Mat'dan bahsetmek istiyorum. 30 SPF koruma sağlıyor, aslında ideal bir faktör bu, 30'dan sonrası ekstra bir koruma sağlaması açısından farklı kimyasallar içeriyor, koruyalım derken zarar da veriyor muhtemelen. Kremin sürülümü çok kolay değil, ben öncesinde nemlendirici sürüp 5 dk bekliyorum sonra daha rahat sürülüyor, kapatıcılığı olmayan şeffaf bir krem, parfüm ve paraben içermiyor. Suya dayanıklı. Kolay emiliyor ve ciltte yağlı bir görüntü bırakmıyor, zaten vaatleri arasında mat bir görüntü sağladığı yazıyor, evet ama bu 1-2 saat anca sürüyor, sonrası yağlı ciltler için yine yağlanma başlıyor.


Bir diğer koruyucum La Roche-Posay Anthelios XL, bu 50 SPF koruma sağlıyor, az önce 30'un ideal olduğundan bahsetsem de ben bu yaz yüzüme epilasyon yaptırdığım için, özellikle seans sonraları direk güneşe çıkacağım zamanlarda 50'de kullanmak zorundayım. Bu kremde en sevdiğim özellik az da olsa kapatıcılığı var, özellikle yaz günlerindeki makyajlarda fondöten hiç çekilmiyor, bu krem günlük makyajlarda hem kapatıcılık sağlıyor hem de ciltte ağır durmuyor, yine yağlı ciltler için kullanıma uygun mat bir yapısı var, çok kolay sürülmediği için 5dk öncesinde nemlendirici sürüp sonra koruyucuyu uyguluyorum. Suya dayanıklı bir ürün. Son olarak parfüm ve paraben içermiyor ama çooook güzel kokuyor aynı Issey Miyake'ye benzetiyorum ben.


Yaz başından beri bu 2 ürünü kullanıyorum ve genel anlamda memnunum, biri 40 biri 50 ml fakat ben karışık kullandığım için yaz başından beri idare ettiler daha yeni bitiyorlar. Fiyatları 70'er TL civarıydı, eczaneden aldım ben. Dışarı çıkma saatlerinize ve sürenize göre günde 2-3 defaya kadar uygulamayı tekrarlayabilirsiniz. Ben sabah evden çıkmadan uyguluyorum, birde genelde akşam üstü ofisten çıkmadan yeniliyorum, hafta sonları da kafama göre takılıyorum.


Bol güneşli günler, sevgiler ❤


usuz gibi.

8 Haziran 2017 Perşembe

SAKIZ ADASI

Herkese merhaba, 

Bugün çok uzun zamandır yazmak istediğim ve üşendiğim, her gidişimde de 5479814 arkadaşımın hakkında bir şeyler sorduğu Yunanistan'ın şirin adalarından biri olan SAKIZ ADASI yazımı yazacağım. 

Öncelikle ilk aşama tabi ki vize uygulaması, eğer yeşil pasaportunuz varsa direk çıkış yapabiliyorsunuz, fakat normal pasaportlu olanlar için geçerli bir Shengen Vizesi gerekmektedir. Ya da kapı vizesi denilen bir uygulama var, ama bu biraz saçma çünkü bir tomar evrak hazırlıyorsunuz birde para veriyorsunuz ( sanırım bu sene 50 Euro )tek çıkış hakkınız oluyor. Bu zahmete girdikten sonra gidip direk Shengen başvurusu yapın daha iyi. Bizim normal pasaportumuz olmasına karşılık uzun süreli Shengen vizemiz olduğu için çıkışlarımızda bu aşamada sorun yaşamıyoruz. 

Gelelim nasıl giderim sorusuna, Çeşme-Sakız arası çalışan 3 feribot firması var ( bildiğim kadarıyla) biz Turyol ile gidiyoruz kişi başı 25 Euro gidiş dönüş ücreti var 40 dk'da varıyor.  Ertürk firmasının hızlı katamaranı 35 Euro kişi başı 30 dk süresi var. Bizce değmez, hatta Turyol ailece gittiğimiz 5 kişi ve üzeri seyahatlerimizde kişi başı 20 Euro yapmıştı. Kalabalık gidecekseniz ekstra avantajlı oluyor.

Biletleme işlemi seyahat sabahı hareketten 1 saat kadar önce Limanda olmanız durumunda oradaki acentada hemen halledilebiliyor, fakat 1 gün önceden rezervasyon yaptırıp isim ve kişi sayınızı bildirmenizde yarar var, bazen çok yoğun olabiliyor hatta bu dönemlerde pasaport kontolünde ve free shoplardaki kuyruklar eyvah eyvah cinsinden diyebilirim :) Biz bu zamana kadar hep 1 gün öncesinden rezervasyonumuu yaptırıp sabah erken gidip biletleme işlemimizi yaptırdık. Kişi başı 15 TL yurt dışı çıkış harcını da yine limandaki pul gişesinden halledebiliyorsunuz. Öncesinde bankada uğraşmanıza gerek yok.

Eveeet Sakız Adası'na vardık ne yapalım. Şimdi tarihi detaylara vs girmeye kalkarsam yazının sonu gelmez ki bu zamana kadar soran kimse de Aylincim Pirgi'nin tarihi neymiş demedi :) Genelde herkes nasıl gidiliyor ? kaça gidiliyor ? gibi pratik bilgiler peşinde, bende bu yazıyı seyahatimizi kolaylaştıracak detaylara yer vererek hazırlamak istedim. Biz ilk gidişimizde çevreyi bilmediğimiz için, sabah Çeşme Liman'da biletleme işlemi yaparken ada turuna yazılmıştık. Kişi başı 20 Euro ücreti var adaya vardığınızda sizi Türkçe rehberli otobüsler bekliyor ve gün içerisinde sizi belli turistik noktalara gezdiriyor. Çok güzeldi, ilk sefer için bunu değerlendirebilirsiniz. Ama sonraki gidişleriniz için gereksiz, çünkü adaya indiğinizde Limanda bir sürü Rent A Car firması var, günlük 25 Euro'ya arabanızı kiralıyor tin tin geziyorsunuz. Ki biz 1-2 yere sorduktan sonra hepsinde aynı fiyat sanıyorduk ki son gidişimizde Chandris Rent A Car'dan 20 Euro'ya çok tatlış Suzuki bir jeep kiraladık. 

Başlıca görülecek yerler, limandan birkaç km uzaklıkta Karfas bölgesi oteller bölgesi gibi, güzel bir plajı var. Armolia Köyü seramiklerle ünlü aynı zamanda sakız ağaçlarını yakından inceleyebileceğiniz bir bölge, yine Sakız adası'nın en ünlü köylerinden bir olan Pirgi ( Pyrgi) Köyü, siyah beyaz geometrik şekilleri ile kaplı dar sokaklı evleri ve kiliseleri gezebileceğiniz, bol bol fotoğraf çekebileceğiniz çok güzel bir yer. Sonraaaa Mesta Köyü var, taş evleri, dar ve çoğu yerde üzeri kemerlerle kapatılmış, labirent sokaklarıyla korsan saldırılarından korunma amaçlı "Kale Köy" olarak inşa edilmiş. Köye giriş ve çıkışlar, sadece iki kapıdan yapılıyormuş oldukça ilginç görülmeye değer bir yer, Mesta'nın küçük bir limanı'da var, denize sıfır 2-3 tane salaş kasaba restoranı var. Adını hatırlayamıyorum ama büyük olanında yemek yemiştik fiyatlar gayet makul ve yemekler lezzetliydi. Bu arada hazır yeme içme demişken belirtmek istiyorum, malum adanın deniz ürünleri ağırlıklı bir menüsü var, kalamarlar karidesler Ouzo ile şahane :) Kişi başı ortalama 25-30 Euro ( tabi içen var içen var :) bashi geçen rakam yemek yanında eşlik eden 1-2 dubleli fiyat ) Bizim Yeni Rakıcılar gider orda Ouzo şişelerini devirirse bilemem :)  Bu arada aslaaa Yunan Salatası ( meşhur Greek Salad) yemeden gelmiyorsunuz. Kocaman beyaz peyniri ve üstünde gezdirilmiş zeytin yağı ile şahane bir salata. Ben her gidişimde yemeye bayılıyorum. Ve yemeğin üstüne genelde ikram edilen sakız liköründen de içip keyifle gezmeye devam edebilirsiniz. 

Son olarak alışveriş çarşı pazar soracak olanlara aman diyim bu kısma iyi kulak verin. Çünkü Siesta denen bir illet var ki ben ilk 2-3 gidişimde hiç bir yer açık yakalayamadım :)) Cumartesi öğlen 13:00 her yer kapanıyor, pazar günü kesinlikle kapalı, hafta içi de 1 kere gitmiştim onda da yine öğlen siestaya girdiler, akşam üstü açtılar. Bu konuda oldukça rahatlar. Bu yüzden  Genelde haftasonu ziyaret edeceğinizi varsayaraktan belirteyim, alışveriş kısmını cumartesi öğlene kadar halledin, çarşısı hemen merkezde yer alıyor, güzel mağazalar var, Sakızlı ürünler alabileceğiniz dükkanlar vs. mevcut, esnaf oldukça ilgili ve sıcak kanlı, Türkçe öğrendikleri 1-2 kelime ile çok sıcak karşılıyorlar. Genelde hepsi İngilizce konuşuyor, hatta restoranda sipariş vermeyi Türkçe anlıyorlar, menüleri Türkçe yazanlar bile var.  

Ben aklıma gelenleri, yardımcı olabilecek detayları bu şekilde yazmaya çalıştım. Sakin, güzel, keyif alınacak bir ada, bizim uçuk fiyatlı Çeşme'mizde geçireceğimiz 1 gün yerine ( vize sorunu yoksa) aynı fiyata bir değişiklik yapıp Yunan adasında keyifli bir gün geçirebilirsiniz. 

Biz hiç konaklamalı gitmedik, gerek duymadık, günü birlik yetiyor, ama illa konaklamalı gidecekler için, yine limana yürüyüş mesafesinde çok uygun fiyatlı minik butik oteller mevcut. Booking.com dan inceleyebilirsiniz. 

Son olarak belirteyim bize çok yakın olsa da Sakız Adası' nda Türk GSM operatörleri çekmiyor, yurt dışı operatöre geçiyorlar. Adaya vardığınız anda çekiyor gibi görünüyor ama sonrasında hemen gidiyor. Benim internet paketimin her ay 2 GB yurt dışı kullanımı var Allah'a şükür ahahhha bu beni idare ediyor, bunun dışında kısa süreli ziyaret için cafelerin Wifi'ları da işinizi görecektir. Genelde her yerde var. 
Mesta Köyü

Sakız Adası Merkez Liman

Yunan Salatası

Sakız Likörü

Pirgi Köyü

Pirgi Köyü


Mesta Sokakları






22 Mayıs 2017 Pazartesi

The Body Shop Tea Tree Pore Minimiser


( Çay Ağacı Gözenek Küçültücü )



      19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı ile hafta sonunun birleştiği şahane 3 günlük tatilin ardından yeni bir haftadan herkese merhabalar. Bu vesile ile ben de bir kez daha Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bizlere armağan ettiği bayramımızı kutluyorum. 

Gelelim bu günün yıldızı The Body Shop Tea Tree Pore Minimiser ( Çay Ağacı Gözenek Küçültücü) adlı bu tatlış görünen kreme. Uzun zamandır hakkında yazmak istediğim bir ürün olan bu jelimsi krem vaat ettiği gibi gözenek falan küçültmüyor, ya da benim gözeneklerimle ilgili problemi var :)

Normalde The Body Shop ürünlerini çok bilmem, ama gözeneklerimle ilgili iyi bir ürün arayışında iken denemekte yarar gördüm. Satış temsilcisi tabi ki de çok övdü öncelikle gözenek sıkılaştırdığı ve cilde mat bir görünüm verdiğini vurguladı ki zaten bu ikisini duymak bana yetti de arttı bile. 



30 ml tek boy olan kremin satış fiyatı 59,90 TL'ydi. Bir büyük boyu olsa daha mı iyi olur dedim ama oldukça bereketli çıktı, her akşam nemlendirici sonrasında yüzüme masaj yaparak yedirdim. Yapısı oldukça ince sarımsı jel kıvamda bir krem fakat kötü bir kokusu var, sanki merhem kokusu gibi, çay ağacı kokusuymuş tabi doğal olarak :) bunu da sonradan öğrendim. Yan etkileri anlamında herhangi bir uyarısı yoktu, etkisi de olmadı sadece gözle temasından kaçınılması belirtilmiş ki bu genelde her üründe var ve dikkat ederim. 
Gelelim sonuca, çok düzenli kullandım ama ne yazık ki hiçbir etkisini görmedim, yeni ürün arayışlarım devam ediyor olacak.

19 Nisan 2017 Çarşamba

LR ZEİTGARD 1 YÜZ TEMİZLEME CİHAZI




Herkese Merhabalar, 

Daha birkaç saat önce instagrama attığım storyde gönlüme göre bir rimel bulamamazlıktan ağlaşan ben tam da gönlüme göre bir cilt temizleyici bulmuş gibiyim durun şuraya 2 kelime birşeyler yazayım zira ilk kullanım sonrası bile gözle görülür etkilisini farkettiğimden midir nedir sürekli yüzümü fırçalama çitileme isteği var ☺️ 

Geçtiğimiz haftalarda bir güzellik salonunda cildimle ilgili görüşürken, yaptıracağım işlem ne olursa olsun bunu evde derinlemesine bir temizlemeyle desteklemem gerektiğini bir uzman ağzından bir kez daha teyit ettim, ve çok uzun zamandır zaten ihmal ettiğimi de fark ederek derhal bir Lr Zeitgard 1 siparişi verdim. 2 tipi vardı 1. Hassas ciltler için 2. Normal ciltler için. Ben normali seçtim.  Ürünün sloganı 10 kat derinlemesine temizlik. Örümcek ağından esinlenerek oluşturulmuş ağ yapısıyla geniş matriks yapısı oluşmuş. Bunun oluşturduğu kombinasyonlar sayesinde de ciltte ulaşılması zor olan yerlere ulaşıyor ve kalıcı bir temizlik yapılmış oluyor.
Daha taze ve ferah bir cilde sahip olmak isteyen herkes LR Zeitgard temizleme cihazı sayesinde buna ulaşabileceklerdir. Ayrıca cildin alt tabalarında nüfuz etmesi sayesinde diplerde birikmiş olan tüm kirlilikler temizlenmiş olur. Cihazın ucunda bulunan fırçalar cildi uyararak kan dolaşımının hızlanmasını sağlıyor. 


Kullanım şekline gelecek olursak oldukça basit, yüzümüzü hafif ıslatıyoruz, fırça kısmını da hafif ıslatıp 2 pıs jel sıkıyoruz ve dairesel hareketlerle uygulamaya başlıyoruz. cihaz 20 sn aralıklarla duruyor, bunun amacı yüzümüzü 3 bölgeye ayırdığımızda uygulama süresini bize hatırlatıyor, göz çevresine gelmemesine dikkat ederek sağ yanak bölgesi 20 sn, sol yanak bölgesi 20 sn ve son olarak T bölgesi dediğimiz alın ve burun bölgesi 20 sn yeterli olacaktır. İstenildiği taktirde tuşa tekrar basılarak devam edilebilir. Sonrasında yüzümüzü durulayıp, her zaman kullandığımız nemlendiricimizi uyguluyoruz, ve fırça kısmını cihazdan ayırıp foşur foşur yıkıyoruz ki en sevdiğim kısmı bu oldu. Birde fırça kılları içerisindeki gümüş iyonları sayesinde (Microsilver) fırça 3 aya kadar antibakteriyel özelliğini koruyormuş.