holiday etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
holiday etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Haziran 2017 Perşembe

SAKIZ ADASI

Herkese merhaba, 

Bugün çok uzun zamandır yazmak istediğim ve üşendiğim, her gidişimde de 5479814 arkadaşımın hakkında bir şeyler sorduğu Yunanistan'ın şirin adalarından biri olan SAKIZ ADASI yazımı yazacağım. 

Öncelikle ilk aşama tabi ki vize uygulaması, eğer yeşil pasaportunuz varsa direk çıkış yapabiliyorsunuz, fakat normal pasaportlu olanlar için geçerli bir Shengen Vizesi gerekmektedir. Ya da kapı vizesi denilen bir uygulama var, ama bu biraz saçma çünkü bir tomar evrak hazırlıyorsunuz birde para veriyorsunuz ( sanırım bu sene 50 Euro )tek çıkış hakkınız oluyor. Bu zahmete girdikten sonra gidip direk Shengen başvurusu yapın daha iyi. Bizim normal pasaportumuz olmasına karşılık uzun süreli Shengen vizemiz olduğu için çıkışlarımızda bu aşamada sorun yaşamıyoruz. 

Gelelim nasıl giderim sorusuna, Çeşme-Sakız arası çalışan 3 feribot firması var ( bildiğim kadarıyla) biz Turyol ile gidiyoruz kişi başı 25 Euro gidiş dönüş ücreti var 40 dk'da varıyor.  Ertürk firmasının hızlı katamaranı 35 Euro kişi başı 30 dk süresi var. Bizce değmez, hatta Turyol ailece gittiğimiz 5 kişi ve üzeri seyahatlerimizde kişi başı 20 Euro yapmıştı. Kalabalık gidecekseniz ekstra avantajlı oluyor.

Biletleme işlemi seyahat sabahı hareketten 1 saat kadar önce Limanda olmanız durumunda oradaki acentada hemen halledilebiliyor, fakat 1 gün önceden rezervasyon yaptırıp isim ve kişi sayınızı bildirmenizde yarar var, bazen çok yoğun olabiliyor hatta bu dönemlerde pasaport kontolünde ve free shoplardaki kuyruklar eyvah eyvah cinsinden diyebilirim :) Biz bu zamana kadar hep 1 gün öncesinden rezervasyonumuu yaptırıp sabah erken gidip biletleme işlemimizi yaptırdık. Kişi başı 15 TL yurt dışı çıkış harcını da yine limandaki pul gişesinden halledebiliyorsunuz. Öncesinde bankada uğraşmanıza gerek yok.

Eveeet Sakız Adası'na vardık ne yapalım. Şimdi tarihi detaylara vs girmeye kalkarsam yazının sonu gelmez ki bu zamana kadar soran kimse de Aylincim Pirgi'nin tarihi neymiş demedi :) Genelde herkes nasıl gidiliyor ? kaça gidiliyor ? gibi pratik bilgiler peşinde, bende bu yazıyı seyahatimizi kolaylaştıracak detaylara yer vererek hazırlamak istedim. Biz ilk gidişimizde çevreyi bilmediğimiz için, sabah Çeşme Liman'da biletleme işlemi yaparken ada turuna yazılmıştık. Kişi başı 20 Euro ücreti var adaya vardığınızda sizi Türkçe rehberli otobüsler bekliyor ve gün içerisinde sizi belli turistik noktalara gezdiriyor. Çok güzeldi, ilk sefer için bunu değerlendirebilirsiniz. Ama sonraki gidişleriniz için gereksiz, çünkü adaya indiğinizde Limanda bir sürü Rent A Car firması var, günlük 25 Euro'ya arabanızı kiralıyor tin tin geziyorsunuz. Ki biz 1-2 yere sorduktan sonra hepsinde aynı fiyat sanıyorduk ki son gidişimizde Chandris Rent A Car'dan 20 Euro'ya çok tatlış Suzuki bir jeep kiraladık. 

Başlıca görülecek yerler, limandan birkaç km uzaklıkta Karfas bölgesi oteller bölgesi gibi, güzel bir plajı var. Armolia Köyü seramiklerle ünlü aynı zamanda sakız ağaçlarını yakından inceleyebileceğiniz bir bölge, yine Sakız adası'nın en ünlü köylerinden bir olan Pirgi ( Pyrgi) Köyü, siyah beyaz geometrik şekilleri ile kaplı dar sokaklı evleri ve kiliseleri gezebileceğiniz, bol bol fotoğraf çekebileceğiniz çok güzel bir yer. Sonraaaa Mesta Köyü var, taş evleri, dar ve çoğu yerde üzeri kemerlerle kapatılmış, labirent sokaklarıyla korsan saldırılarından korunma amaçlı "Kale Köy" olarak inşa edilmiş. Köye giriş ve çıkışlar, sadece iki kapıdan yapılıyormuş oldukça ilginç görülmeye değer bir yer, Mesta'nın küçük bir limanı'da var, denize sıfır 2-3 tane salaş kasaba restoranı var. Adını hatırlayamıyorum ama büyük olanında yemek yemiştik fiyatlar gayet makul ve yemekler lezzetliydi. Bu arada hazır yeme içme demişken belirtmek istiyorum, malum adanın deniz ürünleri ağırlıklı bir menüsü var, kalamarlar karidesler Ouzo ile şahane :) Kişi başı ortalama 25-30 Euro ( tabi içen var içen var :) bashi geçen rakam yemek yanında eşlik eden 1-2 dubleli fiyat ) Bizim Yeni Rakıcılar gider orda Ouzo şişelerini devirirse bilemem :)  Bu arada aslaaa Yunan Salatası ( meşhur Greek Salad) yemeden gelmiyorsunuz. Kocaman beyaz peyniri ve üstünde gezdirilmiş zeytin yağı ile şahane bir salata. Ben her gidişimde yemeye bayılıyorum. Ve yemeğin üstüne genelde ikram edilen sakız liköründen de içip keyifle gezmeye devam edebilirsiniz. 

Son olarak alışveriş çarşı pazar soracak olanlara aman diyim bu kısma iyi kulak verin. Çünkü Siesta denen bir illet var ki ben ilk 2-3 gidişimde hiç bir yer açık yakalayamadım :)) Cumartesi öğlen 13:00 her yer kapanıyor, pazar günü kesinlikle kapalı, hafta içi de 1 kere gitmiştim onda da yine öğlen siestaya girdiler, akşam üstü açtılar. Bu konuda oldukça rahatlar. Bu yüzden  Genelde haftasonu ziyaret edeceğinizi varsayaraktan belirteyim, alışveriş kısmını cumartesi öğlene kadar halledin, çarşısı hemen merkezde yer alıyor, güzel mağazalar var, Sakızlı ürünler alabileceğiniz dükkanlar vs. mevcut, esnaf oldukça ilgili ve sıcak kanlı, Türkçe öğrendikleri 1-2 kelime ile çok sıcak karşılıyorlar. Genelde hepsi İngilizce konuşuyor, hatta restoranda sipariş vermeyi Türkçe anlıyorlar, menüleri Türkçe yazanlar bile var.  

Ben aklıma gelenleri, yardımcı olabilecek detayları bu şekilde yazmaya çalıştım. Sakin, güzel, keyif alınacak bir ada, bizim uçuk fiyatlı Çeşme'mizde geçireceğimiz 1 gün yerine ( vize sorunu yoksa) aynı fiyata bir değişiklik yapıp Yunan adasında keyifli bir gün geçirebilirsiniz. 

Biz hiç konaklamalı gitmedik, gerek duymadık, günü birlik yetiyor, ama illa konaklamalı gidecekler için, yine limana yürüyüş mesafesinde çok uygun fiyatlı minik butik oteller mevcut. Booking.com dan inceleyebilirsiniz. 

Son olarak belirteyim bize çok yakın olsa da Sakız Adası' nda Türk GSM operatörleri çekmiyor, yurt dışı operatöre geçiyorlar. Adaya vardığınız anda çekiyor gibi görünüyor ama sonrasında hemen gidiyor. Benim internet paketimin her ay 2 GB yurt dışı kullanımı var Allah'a şükür ahahhha bu beni idare ediyor, bunun dışında kısa süreli ziyaret için cafelerin Wifi'ları da işinizi görecektir. Genelde her yerde var. 
Mesta Köyü

Sakız Adası Merkez Liman

Yunan Salatası

Sakız Likörü

Pirgi Köyü

Pirgi Köyü


Mesta Sokakları






23 Aralık 2015 Çarşamba

İTALYA TURU "BÖLÜM 1"

Bu sabah tam bir İtalya aşkıyla uyandım, biraz fotoğraflara dalmışken, bir post hazırlamaya karar verdim. 
Geride bırakmaya hazırlandığımız 2015 yılı ilk aylarında bana gelen tatil planı aşkıyla ( tıpkı şu sıralar olduğu gibi ) sarıldım tur firmalarını araştırmaya, İzmir direk uçuş olması sevgili kocamın ilk ve temel şartı olmasıyla alternatifler azalsa da, bir çok kişiden memnun kalındığına dair duyum aldığım Lady Travel tercihimiz oldu, rezervasyon sürecimizde çok ilgili davranmaları, rehberimiz, konakladığımız oteller ve tur programı gayet başarılıydı. Bir diğer önemli konu da gruptaki yaş ortalamasıymış ki, bunu rezervasyon yaptırırken hiç düşünmemiştik, sonra oradaki çevre gezilerinde yan gruplarda yürümeye dermanı olmayan dedeleri görünce ayy çok şükür bizim grup gayet gençler, çiftler, kafa dengi, hatta çok güzel arkadaşlıklar bile kurduğumuz insanlardan oluşmuş, bu da cidden önemliymiş şanslıymışız dedik. Rehberimizin de çok şeker oluşuyla 40 yıldır tanışıyormuşcasına çok güldük çok eğlendik unutamayacağımız anılar topladık. 
Şimdi birazını sizlerle paylaşarak ben de canlandıracağım, umarım okuyanlar da keyif alır.


Milano tam bir alışveriş şehri. Önemli İtalyan markalarının görkemli mağazaları ilk göze çarpan hatta göze sokulan detaylar. Mango ve Zara'nın bile vitrin tasarımı bir başkaydı. 3 sokak arayla 5 prada mağazası gördüm. Biraz Türkiye'nin İstanbul'u demek yanlış olmaz sanırım. Alışveriş yapmak için harika bir nokta olan şehir mağaza ve lüks kafeleri ile dolu. Zaten niyet alışverişse buraya günler yetmez. Ama biliyorsunuz benim asla alışverişle alakam yok, bi bakıp çıkacağım :) Dur tarihine katedrallerine odaklanayım yoksa olacak gibi değil dedim. Piazza del Duomo, şehrin merkezinde gotik mimariye sahip büyük bir katedral. Binanın büyüklüğünden ve dışındaki ayrıntılardan etkilenmemek mümkün değil. İtalya’nın en büyük, dünyanın da 5. en büyük katedrali. Zaten kelime anlamı da katedral. Şehrin tam merkezinde, adını verdiği  Duomo Meydanı’nda bulunuyor. Yapımına 1386’da başlanmış ve son  halini yaklaşık 600 yıl sonra, 1965’te almış. Dış cephesinin işçiliği  baş döndürüyor. İçine de girecektik fakat kuyruğun ucunu  
bulamayınca neeeeeyse dedik olmadı bi Prada'ya Gucci'ye falan bakalım :)
Duomo'nun hemen sağında dünyanın en eski alışveriş merkezi olduğu söylenen Galleria Vittorio Emanuale II vardı. İçinde son derece lüks mağazalar barındırıyor. Buradaki Prada 1913 yılında açılmış ilk mağazasıymış. Magaza kapılarında dev gibi bodyguardlar yanaştığınız anda kapıyı açıyor, özel üretimler yeni sezon ürünler muhteşem derken içeride Araplar etiketlere bakmadan alışveriş yapıyor, o noktada bi gıcık olmadım değil. 


Galleria Vittorio Emanuale II

Piazza del Duomo


Gelelim Venedik’e. Venedik tamamen su üstünde bir şehir, kanalları, dar sokakları, mimarisiyle görmek istediğim yerler arasında ilk sıralardaydı zaten, 170 su kanalı, 400 adet köprü ile şehir muhteşemdi, sabah çok erkenden yollara dökülüp limanda otobüsümüzü bırakıp feribotla nispeten erken saatlerde vardığımızda biraz ferah ferah gezme şansımız oldu. Venedik'te gezmenin raconu kaybolarak gezmekmiş bizde bol bol labirent oynayarak
 hemen hemen bir çok noktasını dolaştık diyebilirim. Öğleden sonra gibi çılgın kalabalık başladı her milletten gruplar vs. nefes alınacak yer yok gibiydi, biz rehberimizin de yönlendirmesiyle çok güzel bir kanal turu yaptık gondolla, kişi başı 20 euroydu fakat en geniş güzergahlı olanmış 30 dk sürdü çok keyifliydi. 15 euro olanlar da varmış fakat iyi bilgi almalı 10 dk döndürüp indiriyormuş aman dikkat J
Bu bölgede şahane tarihi yapıların başında Piazza San Marco, Doges Sarayı ve St Marks Bassilica geliyor, görmeden dönmeyin! Ne alalım derseniz her yer maske, çok farklı şans yok. Beğendiğiniz bir şey olursa "dönüşte alırım" diye ertelemeyin derim, çünkü dönüşte o sokaktan geçebileceğinizin bir garantisi yok ( asla geçemeyeceksiniz )



    

İtalyanca'da Firenze dedikleri, rönesansın başkenti güzel şehir Floransa aynı zamanda Leonorda da Vinci, Dante, Galileo’nun yaşadığı şehirmiş. Katedraller, mimarisi ve müzeleri ile kesinlikle yürüyerek dolaşılmalıdır, tabiki de bizde ayaklarımızı hissetmeyip belimiz kopana kadar yürüdük gezdik. Burada da Duomo dediğimiz çok büyük bir katedral var, devasa bir katedral hiçbir noktadan tek kareye sığdıramadık.

  







Çoook yorucu geçiyordu ama olsundu sıra gelmişti Meşhur şarkı “I found my love in Portofino” 'daki Portofino'ya :) Küçükcük ufacık bi koyda şirin bir kasaba, S.Margherita'da otobüsümüzü bırakıp feribotla geçtik buraya, kara yolu var fakat otobüsün dönemeyeceği kadar darmış. Limana vardığımızda küçük bir çarşı turu yaptık oldukça popüler bir bölge olmasından ötürü çok pahalıydı neyse ki alışveriş yapmalık birşey yoktu :) Manzarayı daha detaylı görebilmek için tepedeki kiliseye bir miktar tırmanmak koşulu ile çıktık ve şahane kareler çektik, doya doya izledik.










Şuan itibari ile İtalya gezimi 2 posta bölmeye karar verdim . Bugünlük bu kadar yeter, hem biraz yoruldum, hemde bu seyahatlerin devamı gelebilsin diye çalışmak lazım para kazanmak lazım.. Pisa Kulesi, Roma, Vatikan, Napoli Pompei ve Siena ilerleyen günlerde gelecek. 
Keyifli mutlu günler.