gucci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gucci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Aralık 2015 Çarşamba

İTALYA TURU "BÖLÜM 1"

Bu sabah tam bir İtalya aşkıyla uyandım, biraz fotoğraflara dalmışken, bir post hazırlamaya karar verdim. 
Geride bırakmaya hazırlandığımız 2015 yılı ilk aylarında bana gelen tatil planı aşkıyla ( tıpkı şu sıralar olduğu gibi ) sarıldım tur firmalarını araştırmaya, İzmir direk uçuş olması sevgili kocamın ilk ve temel şartı olmasıyla alternatifler azalsa da, bir çok kişiden memnun kalındığına dair duyum aldığım Lady Travel tercihimiz oldu, rezervasyon sürecimizde çok ilgili davranmaları, rehberimiz, konakladığımız oteller ve tur programı gayet başarılıydı. Bir diğer önemli konu da gruptaki yaş ortalamasıymış ki, bunu rezervasyon yaptırırken hiç düşünmemiştik, sonra oradaki çevre gezilerinde yan gruplarda yürümeye dermanı olmayan dedeleri görünce ayy çok şükür bizim grup gayet gençler, çiftler, kafa dengi, hatta çok güzel arkadaşlıklar bile kurduğumuz insanlardan oluşmuş, bu da cidden önemliymiş şanslıymışız dedik. Rehberimizin de çok şeker oluşuyla 40 yıldır tanışıyormuşcasına çok güldük çok eğlendik unutamayacağımız anılar topladık. 
Şimdi birazını sizlerle paylaşarak ben de canlandıracağım, umarım okuyanlar da keyif alır.


Milano tam bir alışveriş şehri. Önemli İtalyan markalarının görkemli mağazaları ilk göze çarpan hatta göze sokulan detaylar. Mango ve Zara'nın bile vitrin tasarımı bir başkaydı. 3 sokak arayla 5 prada mağazası gördüm. Biraz Türkiye'nin İstanbul'u demek yanlış olmaz sanırım. Alışveriş yapmak için harika bir nokta olan şehir mağaza ve lüks kafeleri ile dolu. Zaten niyet alışverişse buraya günler yetmez. Ama biliyorsunuz benim asla alışverişle alakam yok, bi bakıp çıkacağım :) Dur tarihine katedrallerine odaklanayım yoksa olacak gibi değil dedim. Piazza del Duomo, şehrin merkezinde gotik mimariye sahip büyük bir katedral. Binanın büyüklüğünden ve dışındaki ayrıntılardan etkilenmemek mümkün değil. İtalya’nın en büyük, dünyanın da 5. en büyük katedrali. Zaten kelime anlamı da katedral. Şehrin tam merkezinde, adını verdiği  Duomo Meydanı’nda bulunuyor. Yapımına 1386’da başlanmış ve son  halini yaklaşık 600 yıl sonra, 1965’te almış. Dış cephesinin işçiliği  baş döndürüyor. İçine de girecektik fakat kuyruğun ucunu  
bulamayınca neeeeeyse dedik olmadı bi Prada'ya Gucci'ye falan bakalım :)
Duomo'nun hemen sağında dünyanın en eski alışveriş merkezi olduğu söylenen Galleria Vittorio Emanuale II vardı. İçinde son derece lüks mağazalar barındırıyor. Buradaki Prada 1913 yılında açılmış ilk mağazasıymış. Magaza kapılarında dev gibi bodyguardlar yanaştığınız anda kapıyı açıyor, özel üretimler yeni sezon ürünler muhteşem derken içeride Araplar etiketlere bakmadan alışveriş yapıyor, o noktada bi gıcık olmadım değil. 


Galleria Vittorio Emanuale II

Piazza del Duomo


Gelelim Venedik’e. Venedik tamamen su üstünde bir şehir, kanalları, dar sokakları, mimarisiyle görmek istediğim yerler arasında ilk sıralardaydı zaten, 170 su kanalı, 400 adet köprü ile şehir muhteşemdi, sabah çok erkenden yollara dökülüp limanda otobüsümüzü bırakıp feribotla nispeten erken saatlerde vardığımızda biraz ferah ferah gezme şansımız oldu. Venedik'te gezmenin raconu kaybolarak gezmekmiş bizde bol bol labirent oynayarak
 hemen hemen bir çok noktasını dolaştık diyebilirim. Öğleden sonra gibi çılgın kalabalık başladı her milletten gruplar vs. nefes alınacak yer yok gibiydi, biz rehberimizin de yönlendirmesiyle çok güzel bir kanal turu yaptık gondolla, kişi başı 20 euroydu fakat en geniş güzergahlı olanmış 30 dk sürdü çok keyifliydi. 15 euro olanlar da varmış fakat iyi bilgi almalı 10 dk döndürüp indiriyormuş aman dikkat J
Bu bölgede şahane tarihi yapıların başında Piazza San Marco, Doges Sarayı ve St Marks Bassilica geliyor, görmeden dönmeyin! Ne alalım derseniz her yer maske, çok farklı şans yok. Beğendiğiniz bir şey olursa "dönüşte alırım" diye ertelemeyin derim, çünkü dönüşte o sokaktan geçebileceğinizin bir garantisi yok ( asla geçemeyeceksiniz )



    

İtalyanca'da Firenze dedikleri, rönesansın başkenti güzel şehir Floransa aynı zamanda Leonorda da Vinci, Dante, Galileo’nun yaşadığı şehirmiş. Katedraller, mimarisi ve müzeleri ile kesinlikle yürüyerek dolaşılmalıdır, tabiki de bizde ayaklarımızı hissetmeyip belimiz kopana kadar yürüdük gezdik. Burada da Duomo dediğimiz çok büyük bir katedral var, devasa bir katedral hiçbir noktadan tek kareye sığdıramadık.

  







Çoook yorucu geçiyordu ama olsundu sıra gelmişti Meşhur şarkı “I found my love in Portofino” 'daki Portofino'ya :) Küçükcük ufacık bi koyda şirin bir kasaba, S.Margherita'da otobüsümüzü bırakıp feribotla geçtik buraya, kara yolu var fakat otobüsün dönemeyeceği kadar darmış. Limana vardığımızda küçük bir çarşı turu yaptık oldukça popüler bir bölge olmasından ötürü çok pahalıydı neyse ki alışveriş yapmalık birşey yoktu :) Manzarayı daha detaylı görebilmek için tepedeki kiliseye bir miktar tırmanmak koşulu ile çıktık ve şahane kareler çektik, doya doya izledik.










Şuan itibari ile İtalya gezimi 2 posta bölmeye karar verdim . Bugünlük bu kadar yeter, hem biraz yoruldum, hemde bu seyahatlerin devamı gelebilsin diye çalışmak lazım para kazanmak lazım.. Pisa Kulesi, Roma, Vatikan, Napoli Pompei ve Siena ilerleyen günlerde gelecek. 
Keyifli mutlu günler.